Danışan: Eşim bana onu artık mutlu etmediğimi söyledi. Bu bana çok ağır geldi. “Öyleyse ayrılalım” dedim, onu da kabul etmedi. “Seni çok seviyorum ama beni hiç önemsemiyorsun, beni sevdiğini düşünmüyorum” dedi.
Dr. Başak: Siz ne hissediyorsunuz?
Danışan: Onu seviyorum ama son zamanlarda bunu gösterememiş olabilirim. Çok çalışıyorum, işim stresli, eve geldiğimde konuşacak halim olmuyor. Sadece televizyon seyretmek istiyorum.
Dr. Başak: Kaç yıllık evlisiniz?
Danışan: 15 olmak üzere. Sorumluluklar arttı, işler yoğunlaştı. İkimiz de çok yoruluyoruz ve birbirimize zaman ayıramıyoruz. Biraz haklı ama ben de ne yapacağımı bilemiyorum. Onu sevdiğimi neden göremiyor? Yaptıklarım ona yetmiyor mu?
Dr. Başak: Eşinizin sizden ilgi ve destek görmeye, şefkat hissetmeye ihtiyacı olabilir. Kadınlar bu ihtiyaçları giderilmediğinde mutsuz olurlar.
Danışan: O da bana ilgi ve destek göstermiyor. Benim ihtiyacım yok mu?
Dr. Başak: Var mı?
Danışan: Elbette var ama ben şikayet etmiyorum.
Dr. Başak: Şikayet etmeden de duygularınızı paylaşabilirsiniz.
Danışan: O devamlı şikayet ettiği için bir de ben bu konuları açmak istemiyorum.
Dr. Başak: Anladığım kadarıyla bir kısır döngü içine girmişsiniz. O mutsuz olduğu için şikayet ediyor, siz bu şikayetlerden bıktığınız için sessiz kalmayı yeğliyorsunuz, bu sefer o sessiz kalmanızdan daha fazla şikayetçi oluyor. Siz de daha fazla kaçıyorsunuz. Birbirinizden iyice uzaklaşmışsınız.
Danışan: Aynen öyle. En sonunda patladı işte. Ayrılma noktasına kadar geldik. Ben aslında ayrılmak istemiyorum ama ne yapacağımı da bilmiyorum. Eşine, evine sadık, çok çalışan bir adamım, hiçbir kötü alışkanlığım yok. Daha ne yapayım, bilmiyorum.
Dr. Başak: Sanırım yaşantınızda bazı şeyleri değiştirmeniz gerek, hem kendiniz hem de ilişkiniz için. Siz bu değişiklikleri yapmaya istekli misiniz?
Danışan: Bilmiyorum, ne olduğuna bağlı. Dediğim gibi, ben eşimi seviyorum ve ayrılmak istemiyorum. O da beni seviyor ama işte olmuyor niyeyse.
Dr. Başak: Farkındaysanız birbirinizi sevmeniz problemleri çözmeye yetmiyor. Erkeğin ve kadının farklı ihtiyaçları var. Öncelikle farklılıklarınızı anlayıp kabul etmeniz gerek. Örneğin erkekler yorgunken veya stresliyken kendi dünyalarına çekilmek isterler. Bunu eşinizle paylaşarak, sessiz kalma ihtiyacınızın onu sevmediğiniz anlamına gelmediğini anlatabilirsiniz.
Danışan: Bunu sizden duymak rahatlattı beni, ona bunu anlatacağım. Ben söyleyince inanmıyor, ondan kaçmak için bahane uydurduğumu sanıyor.
Dr. Başak: Diğer yandan siz kendi dünyanızda kaybolurken, onun da ilgi görmeye ihtiyacı olduğunu unutmayın.
Danışan: Peki nasıl çıkacağız bu işin içinden?
Dr. Başak: Birbirinizin farklı ihtiyaçları olduğunu kabul etmek gerek. Kadın-erkek ilişkilerini zor kılan nedenlerin başında bu geliyor, farklı olduğumuzu göremiyoruz. Amerikalı psikolog Dr. John Gray, “Erkekler Mars’tan, Kadınlar Venüs’ten” adlı kitabında bu farklıkları anlatıyor ve uzlaşma yollarını gösteriyor. Küçük jestlerin bile kadınlar üzerinde ne kadar büyük bir etki yarattığını söylüyor ve kadınları mutlu edebilecek 101 yolun listesini veriyor. Bu listedeki küçük şeyleri önemsemeyip “Ben çok daha önemli şeyler yapıyorum, kapısını açmasam ne olur” diye düşünebilirsiniz ama eşinizin bu ‘küçük’ şeylerden çok daha fazla etkilendiğini unutmayın. İşte bu da erkek-kadın arasındaki önemli bir fark. Bunları onu sevdiğinizi göstermenin minik yolları olarak da düşünebilirsiniz. Dr. Gray, bir erkeğin bunu anlamasının zor olabileceğini söylüyor ve şöyle açıklıyor: “Kadınların, arabalardaki benzin deposu gibi, sevgi deposu olduğunu düşünün. Bu deponun tekrar tekrar ve sık sık doldurulması gerekir. Küçük jestler yapmak, kadının sevgi deposunu dolu tutmanın en kolay yoludur. Kadın, deposu dolu olduğunda sevildiğini hisseder. Sevildiğini hisseden kadın da eşine daha büyük bir sevgiyle yaklaşır.”